Aslı Unutturulmuş Bir Millet

Aslı Unutturulmuş Bir Millet

Lisan kelimesi lügatte; Dil manasına gelmektedir.

 Lisan / Dil bir milletin en temel yapı taşıdır. Bu temeli milletten alırsanız, O milletin mevcudiyetini yıkarsınız. Ortada yabancılaştırılmış bir millet olur. Tanıyamadığımız, tanımlayamadığımız bir mevcudiyet ortaya çıkar. Mallesef bu durumu millet olarak yüz yıl önce yaşadık. Hafızası kaybedilmiş, kültür soykırımına uğramış, bildikleri unutturulmuş ve cahil bırakılmış bir millet olduk.

Devam

EN GÜZEL YOL: PEYGAMBER’İN YOLU

EN GÜZEL YOL: PEYGAMBER’İN YOLU

Sallallâhu Aleyhi Ve Sellem

Allah (c.c) dünyayı yaratmış, burayı çeşitli güzelliklerle süslemiş, bütün bir âlemi insanın hizmetine sunmuş ve insana bütün bu güzellikleri idrak edecek bir akıl ihsân etmiştir. Bununla da yetinmeyip insanlara doğru ile yanlışı, iyi ile kötüyü ayırt edebilmeleri için rehberlik edecek peygamberler göndermiş ve bu peygamberler insanlığın önünde iki yol olduğunu bildirmişlerdir.

Devam

OLMAZSA OLMAZIMIZ: RASULULLAH (S.A.V)

OLMAZSA OLMAZIMIZ: RASULULLAH (S.A.V)

Yıl 632, Hicretin dokuzuncu senesi. On bin kişilik İslam Ordusu Mekke’yi fethetmiş, Resul-i Ekrem (S.A.V) Efendimiz Veda Hutbesini irad ediyordu. Hepimizin çok iyi bildiği şu cümle döküldü mübarek ağzından iki cihan güneşimizin: Size iki şey bırakıyorum; bunlara sımsıkı sarıldığınız müddetçe asla yolunuzu şaşırmazsınız: Allah’ın Kitabı ve Resulü’nün sünneti.”

Devam

Yalnız bırakma

Yalnız bırakma

Hayatımızda gördüğümüz en büyük sıkıntılardan biri de kendimize gösterilmeyen değerdir. Bize değer gösterilmeyince, derdimiz dinlenmeyince kendimizi hep yalnız hissederiz. İnsanlar bu sebepten dolayı özellikle genç kardeşlerimiz genellikle bunalıma girerler ve çözüm olarak intihara kalkışırlar veyahut kendilerine zarar verecek eylemlerde bulunurlar. Bu sıkıntıların temelinde yalnızlık hissayatı vardır.

Devam

ZOR GÜNLER GEÇİNCE

ZOR GÜNLER GEÇİNCE

Bugün Yûnus Sûresi’ni okurken şu ayetler çok dikkatimi çekti:

هُوَ الَّذ۪ي يُسَيِّرُكُمْ فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِۜ حَتّٰٓى اِذَا كُنْتُمْ فِي الْفُلْكِۚ وَجَرَيْنَ بِهِمْ بِر۪يحٍ طَيِّبَةٍ وَفَرِحُوا بِهَا جَٓاءَتْهَا ر۪يحٌ عَاصِفٌ وَجَٓاءَهُمُ الْمَوْجُ مِنْ كُلِّ مَكَانٍ وَظَنُّٓوا اَنَّهُمْ اُح۪يطَ بِهِمْۙ دَعَوُا اللّٰهَ مُخْلِص۪ينَ لَهُ الدّ۪ينَۚ لَئِنْ اَنْجَيْتَنَا مِنْ هٰذِه۪ لَنَكُونَنَّ مِنَ الشَّاكِر۪ينَ

O, sizi karada ve denizde gezdirip dolaştırandır. Öyle ki gemilerle denize açıldığınız ve gemilerinizin içindekilerle birlikte uygun bir rüzgarla seyrettiği, yolcuların da bununla sevindikleri bir sırada ona şiddetli bir fırtına gelip çatar ve her taraftan dalgalar onlara hücum eder de çepeçevre kuşatıldıklarını (batıp boğulacaklarını) anlayınca dini Allah’a has kılarak “Andolsun, eğer bizi bundan kurtarırsan, mutlaka şükredenlerden olacağız” diye Allah’a yalvarırlar.

Devam

RAHMET AYINA YAKLAŞIRKEN 

RAHMET AYINA YAKLAŞIRKEN 

Allah(c.c) her kavme bir peygamber göndermiş ve o her peygamberin yanında ona yardım eden, davaya omuz veren kişiler olmuştur. Âlemlere rahmet olarak gönderilen ve son peygamber olan Efendimiz Aleyhisselam’ın da yanında bu davaya omuz veren, O’nu yalnız bırakmayan, onun bir sözüne canını feda edecek yiğitleri vardı. Onun bir sözü ile kendi nefsinin isteğinden vazgeçerek O’nun isteğini yerine getiren yiğitlerdi onlar  Devam

PEYGAMBERLİĞİN GEREKLİLİĞİ

PEYGAMBERLİĞİN GEREKLİLİĞİ

Tarihte peygamberliği inkar edenler veya muhal görenler olmuştur. Bu görüşü benimseyenlerin en önemli gerekçesi, insan aklının nübüvvete ihtiyaç hissettirmeyecek derecede yeterli olmasıdır. Böyle düşünen insanlara göre bilginin yegane kaynağı akıldır. İnsan hayatında aklın idrak edemeyeceği durumlar vardır. Başta ibadetlerin şekli olmak üzere dünya ve ahiret ile ilgili saadet ve felaket gibi konularda akıl aciz kalmaktadır.  

Devam