Vakit Geçir

OLMAZSA OLMAZIMIZ: RASULULLAH (S.A.V)

gul

Yıl 632, Hicretin dokuzuncu senesi. On bin kişilik İslam Ordusu Mekke’yi fethetmiş, Resul-i Ekrem (S.A.V) Efendimiz Veda Hutbesini irad ediyordu. Hepimizin çok iyi bildiği şu cümle döküldü mübarek ağzından iki cihan güneşimizin: Size iki şey bırakıyorum; bunlara sımsıkı sarıldığınız müddetçe asla yolunuzu şaşırmazsınız: Allah’ın Kitabı ve Resulü’nün sünneti.”

Günümüzde birtakım kendini bilmezler bu hadis-i şerifteki RESULÜ’NÜN SÜNNETİ ifadesine muhalefet olmaya çalışıyorlar.

Bir Peygamber ihdas etmek istiyorlar ki hiç konuşmamış olsun hayatında.

23 sene eşiyle, çocuklarıyla, torunlarıyla, arkadaşlarıyla, namaz kılarken, cihad ederken bir insan susabilir mi hiç?

“Filanca hadiste çelişki bulduk” diyorlar. Allah mübarek etsin kimse bulamamıştı zaten.

“Buhari’de bile kusur buldum ben” diyorlar. Ne diyelim Nobel’de fitne fesat uzmanlık bilimi yok ama koyarlar senin hatırın için. Alırsın o ödülü de biiznillah.

Ağızlarından düşmeyen üç kelimelik bir cümle var: “Kur’an Bize Yeter”.

Ve devam ediyorlar: Biz Kur’an’da yazılan şeyler dışında hiçbir şeyi dikkate almayız. Tek kaynağımız Kur’an’dır.

Biz de onlara Kur’an’la cevap verelim öyleyse:

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اَط۪يعُوا اللّٰهَ وَاَط۪يعُوا الرَّسُولَ وَلَا تُبْطِلُٓوا اَعْمَالَكُمْ

“Ey İman edenler! Allah’a ve Peygamber’e itaat edin ki amellerinizi boşa çıkarmayın!” (Muhammed, 33)

Bu ayet Kur’an-ı Kerim’in Peygamberimize (S.A.V) itaati emreden dokuz ayetinden sadece bir tanesi.

Hiçbir Müslüman, Sünnet ve Hadis olmadan Kur’an-ı Kerim’in ayetlerini anlayamaz.

Kur’an-ı Kerim’de pek çok ilâhî emrin hayata nasıl tatbik edileceği de bildirilmemiştir. Onları ancak Rasulullah (S.A.V) Efendimizin tatbikatından öğrenmekteyiz.

Mesela her gün eda ettiğimiz 5 vakit namazımızın kaç rekaat olduğunu, namazda hangi sureleri ve duaları okuyacağımızı, neyin farz neyin sünnet olduğunu Rasulullah (S.A.V) Efendimizden öğreniyoruz.

İşin en garip tarafı ise bu safsataları uyduran kişiler günümüzde birçok üniversitemizde Profesör(!) olarak görev yapmaktalar.

En çok izlenen kanallarda çıkıp yorumculuk yapmaktalar.

Ve en üzücü şey ise her geçen gün bu Hadis ve Sünnet düşmanlarına olan alaka, ilgi ve sevgi artıyor.

Bunu engellemenin tek yolu kendimizi Kur’an, Sünnet ve Hadis ışığında geliştirmektir.

Peygamberimiz (S.A.V) zamanında da münafıklar, Ashabın aklını bulandırmaya çalışıyorlardı. Günümüzde olması da şaşırılacak bir durum değildir.

Bizler tabii ki Sünneti, Kur’an-ı Kerim’in önüne geçirmiyoruz. Ama sünneti yok saymak da haddimize değildir.

Rabbimizin kitabı ışığımızdır, vahiydir. Rasulullah’ın (S.A.V) sünneti vahiydir; Muhammedun Rasulullah düzeyinde. Muhammedun Rasulullah La İlahe İllallah’ı ezip geçmediği gibi zihnimizde, sünnet de Kur’an’ı ezip geçmez.

Biz bu kadar kolay, bu kadar ucuz yenilebilir bir lokma değiliz.

Yazımızı Nureddin Yıldız Hocamızın şu cümleleriyle bitirmek istiyorum:

“Sünnet, Kur’an-ı Kerim’in olmazsa olmazıdır. Aksi takdirde Kur’an-ı Kerim, ayak ayak üstüne atmış ZÜPPELERİN televizyon ekranlarında “valla bana göre” diye başladıkları edebiyat manzumesine döner.”

SABRİ YAZAR