DEĞERİNİ KAYBETMEYEN YATIRIM: AMELLERİMİZ!

Rabbimiz Tekvîr Sûresi’nde, gelmesinde asla şüphe olmayan o günde yaşanacak bazı kıyamet sahnelerinden bahsediyor. Güneşin ışığının söneceğinden, yıldızların darmadağın olacağından, yeryüzünün çivileri olan dağların yerinden sökülüp yürütüleceğinden bahsediyor. Hemen ardından gelen şu ifade bizi biraz düşündürmelidir: 

وَاِذَا الْعِشَارُ عُطِّلَتْۙۖ ﴿٤﴾  

“Doğurması yaklaşmış develer başıboş bırakıldığında.” 

الْعِشَارُ kelimesi, “gebeliği onuncu aya girmiş deve” demektir. Çöl hayatında etinden, sütünden, yününden, derisinden ve binek olarak kendisinden istifade edilen deve, o günün dünyasında oldukça önemli bir yere sahiptir. Özellikle doğum yapacak olan deveye ayrıca bir önem verilir, başıboş bırakılmaz ve göz önünden ayrılmaz. Çünkü o, yakında doğum yapacak, süt verecek ve mevcut sermayeye sermaye katmış olacak. İşte normal zamanda asla böyle bir deveyi terk etmeyecek olan insan, o günün dehşetinden bu kıymetli malı unutacak ve sahibi yanında bu malın hiçbir kıymeti kalmayacak. 

Buradaki عِشَارُ kelimesi aslında insanın sahip olduğu, asla kaybetmek istemediği ve çok değer verdiği mal manasında değerlendirilebilir. O günün dünyasında deve bu kıymeti taşıyorken, bugün ev, güzel bir araba, eksilmesinden korktuğumuz banka hesaplarındaki paralarımız, yastık altlarında sakladığımız altınlarımız, çeklerimiz, senetlerimizdir. Bütün bunların kaybolmasından, eksilmesinden korkan bizlere Rabbimiz Teâla, “ Öyle bir gün gelecek ki, o günde sizler, kazanmak için gecenizi gündüzünüze kattığınız, helal-haram demeden daha fazla kazanmak için her türlü yolu meşru gördüğünüz, çoğu zaman uğruna namazlarınızı terk ettiğiniz veya geciktirdiğiniz o mallar var ya, o gün size hiçbir fayda sağlamayacak. O gün öyle bir gün ki, bu mallar sizin aklınıza bile gelmeyecek.”  

Ömrümüzü heba ederek daha fazla kazanmaya çalıştığımız malların fayda vermeyeceği o gün için, neden bu kadar kendimizi yoruyoruz? İbadete, ailemize, kendimize ayıracağımız bu vakti neden sadece kaybolacak ve değeri olmayacak olan o malı kazanma uğruna harcıyoruz? Burada şunu da ifade etmek gerekir ki, bu ifadelerden “mal-mülk kazanmayalım, evimiz arabamız olmasın” manalarını çıkartmak yanlış olur. Burada fayda vermeyecek olan mal, kazanılırken helal-haram gözetilmeyen, uğruna ibadetlerin feda edildiği ve hayatın amacı haline getirilmiş olan maldır. Yoksa Allah yolunda harcanan, zekâtı verilen ve Allah ile ticaret yapılan malda bereket vardır ve o mal, kurtuluşa vesile olur. 

Bu manada Efendimiz Aleyhisselam’ın şu hadisini unutmamamız gerekir: 

 “Ölüyü (kabre kadar) üç şey takip eder: Çoluk-çocuğu, malı ve ameli. Bunlardan ikisi döner, biri kalır. Çoluk-çocuğu ve malı döner, ameli (kendisiyle) kalır.” (Buhârî, Rikak 42; Müslim, Zühd 5.) 

O zaman gelin, yok olacak, bizi yarı yolda bırakacak olan malı kazanmak için uğraşacağımıza, bizi asla yalnız bırakmayacak olan, hem bu dünya da hem de ahirette bize yoldaş olacak olan amellerimizi kendimize yoldaş edinelim. “Acaba ne kadar param oldu, eksilme var mı?” diye banka hesaplarımızı sürekli kontrol ettiğimiz gibi, “ Acaba bu amelimi daha iyi nasıl yapabilirim, nasıl artırabilirim, bir eksiklik var mı?” diye de amellerimizi kontrol edelim. Arabamızın modelini yükseltmek için çalıştığımız gibi, amellerimizin kalitesini artırmak için de çalışalım. Senetleri günü gününe takip ettiğimiz gibi, amellerimizi de o şekilde takip edip sürekli muhasebesini yapalım. Eğer böyle yaparsak, hem dünyada hem de ahirette kazanmış oluruz. 

Şunu unutmayalım ki, dünya mallarından hangisine yatırım yaparsak yapalım bir gün değerini kaybediyor. Eve yatırım yapıyoruz; bir depremle yerle bir oluyor. Arabaya yatırım yapıyoruz; bir kaza ile bütün kıymetini kaybediyor. Dövize, altına yatırım yapıyoruz; bir hareketlenme ile paramız/altınımız bir gece de değerini kaybediyor. Bunların hiçbirisi olmasa bile kabre girdiğimizde bu malların hepsi değerini yitirmiş oluyor. O zaman asla değerini kaybetmeyecek, kabirde de bize kandil olacak olan amellerimize yatırım yapalım. Şu rahmet mevsimini fırsat bilip, şirketlerin yıl sonlarında  yaptıkları muhasebe gibi amellerimizi muhasebe edelim. 

Rabbim yatırımını doğru yere yapan, ahiret hayatını dünya hayatına tercih eden kullarından eylesin. Âmin… 

(Ali Özbek/2.Ramazan.1441/25.Nisan.2020/Cumartesi) 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir