One Minute Krizi ve Türkiye

İslam dininin sacayaklarında birini teşkil eden ve müslümanların kalbinin bir parçası olan Kudüs ve Mescid-i Aksa, Osmanlı Devleti’nin hakimiyetini yitirmesi ile birlikte kan ve gözyaşının dinmeyen merkezi haline dönüştürülmüştür. Dinmek bilmeyen kan ve gözyaşı zaman içerisinde bir işgal planından adeta soykırıma hatta bunun da ötesine taşınmıştır.

İkinci Dünya Savaşından sonra 1947’de başlayan işgalin dünya kamuoyunun gözü önünde yaşanmasına rağmen gerek fertler, gerekse devletler safhasında yeterince tepki çekememiş olması, İşgal planları içerisinde olan İsrail’in Filistin’i işgalini hem kolaylaştırmış, hem de hızlandırmıştır.

Bu işgalin neticesinde yurtlarından edilen mazlum Filistin halkı kendi öz vatanlarını geri alabilmek için yıllarca mücadele etmiş olsa da bu mücadelenin neticesi başarısız kalmıştır. Bir taraftan zulmüne aralıksız devam eden İsrail diğer taraftan dünya kamuoyundaki imajını korumak ve yaptığı zulmü perde arkasında bırakmak için kendisini

barışın savunucusu olarak gösterme çabasına girişmiştir. Bunun tarihte bir çok örneği bulunsa da yakın tarihimizin en bilinen örneği dönemin İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres tarafından 2009 yılı Davos zirvesinde yüksek sesle yaptığı konuşmadır. Fakat dünya kamuoyunun bir kısmı bu iki yüzlülüğe tahammülü kabul etse de insan vicdanı, mazlum Filistin halkı ve İslam dünyası bu zülüm ve soykırıma sessiz kalamaz hale gelmişti.

Nitekim vicdanların sesini dinleyen mazlum Filistin halkı ve İslam dünyasının o gün sesi olan Türkiye‘nin o dönem Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Davos’ta yaptığı akıllara kazınan o konuşması zalim ve ikiyüzlü İsrail’in Zülüm ve soykırım planlarına hatırı sayılır bir tokat vurmuştur. Elbette bu haklı tokatın bir bedeli olacaktır, ancak beraberinde getirdiği artıları da gözardı etmek mümkün değildir.

Bu bağlamda;

  • Türkiye-İsrail ilişkilerinde One Minute krizi nasıl bir role sahiptir?
  • One Minute krizi sonrası Türkiye nasıl bir duruşa sahip olmuştur?

Sorularına cevap bulmak bu çalışmanın inceleme alanı olarak belirlenmiştir.

1- Türkiye İsrail İlişkilerinde One Minute Krizi ve Rolü

ihracaat
ithalat

Türkiye İsrail ilişkileri yukarıdaki verileri ele aldığımızda One Minute krizi (2009) sonrasında neredeyse kopma noktasına gelmiş ancak dönem dönem yükselip alçalan ihracat kalemi Türkiye açısından ilerleyen süreçte genel manada olumlu seyrine devam etmiştir. (Grafik 1)

Yine yukarıdaki verileri ele aldığımızda Türkiye İsrail ilişkileri açısından One Minute krizi (2009) sonrasında ilişkiler durma noktasına gelmiş ancak dönem dönem inişli çıkışlı hatta bazı dönemler sert düşüşler ile devam etmiştir. İthalatın ihracata göre düşüşte olmasının en önemli aktörlerinden birisi de hiç şüphesiz Türkiye’nin İnsansız Hava Aracı (İHA) üretiminde almış olduğu mesafedir. (Grafik 2)

iha

2- One Minute Krizi sonrası Türkiye’nin Duruşu ve Sonuç

One Minute krizi sonrası Türkiye başta Mazlum Filistin halkı olmak üzere bütün mazlum halkların umudu haline gelmiş, zulme ses çıkarmaya cesaret edemeyen bütün devletlere örnek teşkil ederek onların da desteğini almayı başarmıştır. Ortadoğu, Afrika ve Balkanlardan başlayan bu destek, dünya çapında her yaş ve her dinden destekçi bulmayı başarmıştır.

Bir taraftan terörle mücadelesini amansız bir şekilde sürdüren Türkiye, diğer taraftan tüm dünya kamuoyuna adalet ve işgal kelimelerini sorgulatır hale gelmiştir. Siyaset ve Diplomasi sahnesinde önemli bir desteği arkasında bulan Türkiye, haklı olmasıyla birlikte itibarını günden güne artırarak çok daha güçlü hale gelmiştir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir